Işte Mehmet Işık’ın kaleminden Türkoğlu’nun tarihi;

Naci Görür’den “yerinde dönüşüm projesi” açıklaması Naci Görür’den “yerinde dönüşüm projesi” açıklaması

Türkoğlu günümüzde Kahramanmaraş’a en yakın ilçedir. Bulunduğu coğrafi konum nedeniyle ticaret ve göç yollarık üzerinde bulunmaktadır. Topraklarının verimli ve tarıma elverişli olması nedeniyle tarih öncesi çağlardan bu yana topluluklardan tarafından yerleşim merkezi olarak kabul edilmiştir. Amik çukurunun kuzey ucuna yakın bir yerde bulunan Türkoğlu’nun tarih öncesi dönemi, hali hazırda ilçe merkezinden ziyade çevre köylerdeki höyüklere dayanmaktadır. Gavur gölü çevresinde yer alan köylerin kurulu bulunduğu höyüklerin tarihleri M.Ö 5500-6000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Bu höyükler üzerinde tam manasıyla arkeolojik kazılar yapılmış değildir. Tarih öncesi devirlerin en önemli merkezlerinden biri olan, Sakçagözü ile yakınlığı bölgenin önemini arttırmaktadır. Gavur gölünün doğusunda yer alan Sakçagözü ile batısında bulunan Türkoğlu’na bağlı Şekeroba, Beyoğlu ile Türkoğlu ilçe merkezileri arasında ilkel anlamda ticaret ilişkilerinin kurulmamış olması yahut, arabalık ilişkilerinin kurulmamış olması düşünülemez. Şehrin güney giriş kapısı durumunda olan Türkoğlu’nun tarihi, Maraş tarihiyle paralellik göstermektedir. Hititler, Asurlar, Makedonyalılar, Selefkoslar, Romalılar islam ve Bizans dönemleriyle, Dulkadiroğlu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ilçeye bağlı mahalleler yerleşim merkezi olarak varlığınık sürdürmüştür. Özellikle Anadolu’nun fethinden sonra Türkoğlu ve çevresindeki bölgelere Türkmenler yerleşmişlerdir.

Türkoğlu Adının Kökeni ve Türkoğlu’nun İdari Yapısı
Türkoğlu adı ilk olarak 1960 yılında kulanılmıştır. Bugünkü ilçe sınırları içerisinde bulunan mahalle ve semtlerin adlarına ( Kılılı, Şekeroba, Ceceli, Orçan ve Beyoğlu ) çok daha eski tarihli vesikalarda rastlanmaktadır. Bununla birlikte Türkoğlu isminden önce bölgenin adı İloğlu ( Eloğlu ) olarak zikredilmektedir. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde vergi ve asker toplamak amacıyla uygulanan konar-göçerlerin iskan politikası sırasında İloğlu adına rastlanmaktadır. Çukurova ile Göksun-Sarız arasında yazlık ve kışlık, konargöçer olan Tecürlü ( Tecirli ) aşiretinin şimdiki ilçe merkezi ve çevresine yerleştirilmesiyle ilgili bir belge ‘’ İloğlu’’ adı ilk kez geçmektedir. 1861 yılına ait bu belgede Tecürlü aşiretinin bir oymağı olan ve yaylalara çıkan İloğlu oymağının denetim altına alınması ve kayda geçirilmesi istenmiştir. Üç yıl sonraya ait 1864 tarihli belge ile İloğlu ismi resmi kayıtlarda ikinci kez yer almıştır. Türkoğlu mezarlığında bulunan 1869 tarihli mezar taşı, mezarlığın İloğlu obasının mezarlığı olduğunu işaret etmektedir.  Tecürlü aşiretinin bir kolu olarak kurulan İloğlu Köyü’nün ilk zamanlarında köy nüfusu 400 haneden ibarettir. Zaman içerisinde demografik yapıda değişim meydana gelmiş ve nüfus azalmıştır. İloğlu adı zamanla halk arasında Eloğlu’na dönüşmüş olsa da resmi kayıtlarda İloğlu olarak varlığını sürdürmüştür. İslamiye öncesi Türklerde il kelimesi yurt, devlet ve ülke anlamlarına gelmekteydi. Oğuzların Kınık kolundan geldiği rivayet edilen Tecirli aşiretinin bir oymağı olan İloğlu oymağının adındaki İl kelimesi Türkçe yurt tutan, yurt kuran devlet kuran manalarında değerlendirilebilir. Iloğlu köyü, Kılılı, Beyoğlu, Şekeroba, Orçan gibi daha önceden kurulmuş ve hatta Şekeroba gibi nahiye merkezi olmuş yerlerden de hızlı gelişerek bu gün ilçe merkezi olmuştur. Idari yönden Türkoğlu ve Maraş tarihinin birlikte ele alınması gerekmektedir. Bölge tarih boyunca birçok millet tarafından idare edilmiş ve Maraş’a hakim olan devletler aynı şekilde Türkoğlu’na da hakim olmuşlardır. Malazgirt savaşından sonra bölgeye gelen Türkler, 1086 yılında Maraş ve Türkoğlu bölgesini fethetmişlerdir. Kısa bir süre sonra Haçlıların Kudüs’ü Müslümanlardan almak için başlattıkları 1. Haçlı Seferi sonrasında 1097’de bölge Haçlılar kontrolüne girmiştir. Musul Atabeyi İmameddin Zengi’nin Urfa’yı Haçlılardan geri alması üzerine başlayan 2. Haçlı Seferi sonrasında Türk boylarının Maraş ve çevresine akınlar devam etmiş ve tekrar bölge fethedilmiştir.  Türkoğlu coğrafyası Anadolu ile Suriye ve Kudüs hattı üzerindeki geçiş yolu olması nedeniyle sık sık el değiştirmiştir. Bir dönem Kilikya Ermeni Krallığının denetimine giren bölge, 1298’de Mısır’da hüküm süren Memluklar tarafından fethedilmiş ve Dulkadiroğlu Türkmenlerine bırakılmıştır. Maraş ve Türkoğlu bölgesi idari yönden bir dönem Memluklara bağlı olsalar da, Elbistan ve Maraş çevresinde hakim olan Dulkadiroğlu Beyliği 1515 Turnadağı Savaşı’na kadar müstakil bir beylik olarak bölgenin hakimi olmuştur. Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı Devleti’ne bağlanan Türkoğlu ve Maraş bölgesi, bir dönem Sivas olan Rum Beylerbeyliği’ne daha sonra Konya merkezli Karaman Beylerbeyliği’ne idari yönden bağlanmıştır. 1591’de Vilayet-I Dulkadiriyye adıyla eyalete çevrilmiş olsa da 1840 yılında Kavalı Mehmet Ali Paşa’nın İsyanı ve sonrasında oğlu İbrahim Paşa’nın şehri işgali ve akabinde meydana gelen asayişsizliklerden dolayı eyalet lağvedilmiş ve kazaya çevrilmiştir. Bir dönem Adana’ya 19. Yüzyılın başında da Halep’e bağlı sanca merkezli olan Maraş 1914 ‘te liva ( il ) olmuştur. Türkoğlu ilçesinin sınırları içersinde yer alan bugünkü topraklarda Şekeroba, Camustil, Kurupınar, Karahayıt, ve Kemer nahiyeleri kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde İloğlu Obası olarak Şekeroba nahiyesine bağlı olan iloğlu 1940 yılında nahiye olmuş ve 1960 yılında da Türkoğlu adıyla ilçeye çevrilmiştir. 2015 itibariyle, mahallelerle birlikte ilçenin toplam nüfusu 68.500’e ulaşmıştır.

Tarihi Höyükler Mağaralar
Türkoğlu ilçesi sınırları içerisinde tarih öncesi dönemlere ait önemli höyükler bulunmaktadır. Kılılı Höyüğü, Çakmaktepe Höyüğü, Sümbüllüpınar Höyüğü, Göllü Höyüğü, Karahöyük, Sivrimine Höyüğü, Çakallı Höyük ve Pınar Höyük gibi 54 büyük höyük tespit edilmiş ancak yüzey araştırmaları kısmen yapılsa da henüz arkeolojik kazı çalışmaları yapılmamıştır. Höyükler üzerinde yapılacak tam teşeküllü çalışmalarda, Sakçagözlü gibi tarihi değiştirecek kalıntılara ulaşılabilir. Höyüklerin dışında Ceceli Köyü yakınlarda bujlunan Deve Sırtı mevkiinde kaya mezarları bulunmaktadır. Ayrıca Hopurlu, Yavuzlar, Şekeroba ve Delicek gibi köylerde bulunan kaya mezarları da ilim alemi tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Kahramanmaraş müzesi çalışanları tarafından incelenen ve kayıt altına alınan bu bölgelerle ilgili detaylı çalışmalar proje aşamasında kalmıştır.

Gavur Gölü Ve Mamut İskeleti
Büyük bir bölümü Türkoğlu ilçesi sınırları içerisinde olan Gavur Gölü, tektonik özelliklere sahip bir göl durumundadır. Çevredeki dağlardan gelen derelerin suyuyla beslenen göl tarih öncesi dönemlerden bu yana bölgede tarım faaliyetlerinin yapılmasında etkili rol üstlenmiştir. Bununla birlikte bir bataklık görünümünde olan Gavur Gölü, Lut Çukuru’nun üst bölümünde yer alması nedeniyle araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Gavur Gölü’nde 1961 yılında bulunan ve fillerin atası kabul Asya fillerinden bir filin iskeleti, bilim dünyasını heyecanlandırmıştır. Ilk incelemede kalıntıların Mamut iskeleti olduğu sanılsa da derinlenmesine yapılan incelemede kalıntıların türü tükenmiş Asya fili, ailesinden birine olduğu anlaşılmıştır. 1970 yılında yine aynı bölgede aynı tür bir yavru fil iskeletine rastlanılmıştır. Iskeletler bölgede arkeolojik kazıların yapılmasını gündeme getirmiştir. Bir dönem kuş çeşitliği ve yabani haycan türlerini barındırmasıyla ünlenmiş olan Gavur Gölü, günümüzde bataklık alanların ıslahıyla tarım arazinisine çevrilmiştir. Sonbahar ile birlikte gölün bulunduğu alanda su birikmeye devam etmekte ve yaz aylarının başına kadar Gavur Göl alanında bulunmaktadır. Bu süre içerisinde göçmen kuşlar için konaklama görevi görmektedir.

Malik bin-el Eşter, Hz. Okkaşe ve Hz. Beyazıd-I Bestami
Türkoğlu tarihi üzerine İlyas Gökhan ve Kemalettin Koç’un Türkoğlu Kalkınma Güçbirliği Derneği’nin desteğiyle hazırladıkları Tarihi Coğrafyası ve Kültürü ile Türkoğlu adlı kitabın dışında ciddi bir çalışma yapılmamıştır. Türkoğlu’nun tarihi ve kültürünü araştırmak ve ortaya çıkarmak için çalışmalar yapılması ve bu çalışmalar desteklenmelidir. Türkoğlu ilçesinin batısında bulunan Osmaniye ili Düziçi ilçesine bağlı Haruniye mahallesinin adı, Abbasi Halifesi Harun Reşid döneminde bölgenin fethedilmesinden dolayı bu ad ile anılmaktadır. Ilçenin kuzeyinde, Aksu çayının yanındaki tepede bulunan Malik Bin-el Eşter’in (Halk ağzında Malik Ejder Türbesi) türbesi, yine ilçenin Güneydoğusunda bulunan ve Nurdağı ilçesi sınırları içerisinde bulunan Okkaşe Hazretleri’nin türbesi ile Kırıkhan ilçesi sınırları içerisinde bulunan Beyazıd-I Bestami Hazretleri’nin türbesi, bölgenin İslam Devleti döneminde önemli bir merkez olduğunu gösterir. Güney-kuzey yönünde Türkoğlu’nun da içinde bulunduğu aşağı yukarı 100 km’lik bir hat üzerinde, 3 büyük sahabenin türbelerinin bulunması bahsettiğimiz çalışmayı daha da önemli kılmaktadır. Türbeler, islam fedailerinin ve sahabelerinin Diyar-I Rum’a (Anadolu) İslamiyet’i yaymak için Türkoğlu ve çeveresini yol olarak seçtiklerini göstermektedir.

Orçin Kalesi
Türkoğlu ilçesinin batısında bulunan ve merkez Yeşilyöre olarak kabul gören Orçin, 6-7 köyün birleşiminden oluşmaktadır. Bu köylerin güney batısında Abbasi Halifesi Harun Reşid döneminde fethedilen topraklar ve O’nun adına kurulmuş olan Haruniye bulunmaktadır. Dulkadiroğlu Beyliği’ne bağlı Türk aşiretlerinden Orçan Aşireti tarafından yerleşim merkezi olarak kabul edilmiştir. 19. Yüzyılın başında tek bir köy adı olarak görülen bölgede bugün çok sayıda köy bulunmaktadır. Orçan’ın batı sınırında bulunan (Doluca Köyü) Orçin Kalesi, ilçenin önemli tarihi yerlerinden biridir. Orçin Kalesi’nin Abbasiler döneminde Avasım adıyla Haçlı saldırılarına karşı tampon görevi görmesi amacıyla kurulan şehirlerin inşası sırasında, yapılmış olması muhtemeldir. Kalenin, Orçin Bey adında Orçin Kalesi’nin benzerlerinin, Gavur Dağları adıyla bilinen Amanos Dağlarının Orta Toroslara doğru uzanan kolu üzerinde çok sayıda benzeri bulunmaktadır. Orçin Kalesi, maalesef zamanla çökmüş ve harabeye dönmüştür. Restorasyonun yapılması halinde Orçin Kalesi, ilçenin tarihi ve turistlik bir mekanı haline dönebilir.

Bababurnu Kalesi
Bababurnu Kalesi’nin tarihi hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte yakın dönem Maraş tarihi açısında önemli bir yere sahiptir. Türkoğlu’na bağlı Beyoğlu mahallesi sınırları içerisinde olan ve Gavur Gölü ile Beyoğlu arasındaki yol üzerinde bulunan Bababurnu Kalesi, Milli Mücadele döneminde stratejik müdahelelerin yapıldığı bir yer olmuştur. Ermeni öncü birlikleriyle birlikte İslahiye’den Maraş’ı işgal etmek için harekete geçen Fransız birliklerine ilk müdahele Bababurnu mevkiinde kaleden yapılmıştır. Dörtyol’daki ilk Kuvay-ı Milliye’nin teşekkülüne rağmen Kuvay-I Milliye’nin güney cephesindeki ilk hamlesi önce Bahçe üzerinden Türkoğlu’na gelmekte olan Fransız birliklerinin Ceceli Köyün’de pusuya düşürülmesi olayıdır. Bu olaydan kısa bir süre sonra Bababurnu Kalesi’nde Fransız askerlerinin ve Ermeni gönüllü birliklerinin önü kesilmiş, 8 Fransız askeri esir alınmış, 5 Ermeni askeri de Kuvay-ı Milliye tarafından vurulmuştur.  Bababurnu Kalesi, Türkoğlu Belediye Başkanı Sayın Osman Okumuş Bey’in, Beyoğlu Belediye başkanlığı döneminde restore edilmiş, çevresine yapılan mesire alanıyla halkın kullanımına açılmıştır. Her yıl Kahramanmaraş’tan, çevre il ve ilçelerden ziyaretçiler gelerek Bababurnu Kalesi’ni gezmektedir. Bugün de Türkoğlu ilçesinin en önemli tarihi mekanlarından ve mesire alanlarından biri olarak öne çıkmaktadır.

Haber: Kahraman Kar

 

 

Editör: TE Bilisim