ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ve CUMHURBAŞKANLIĞI

Türkiye 15 Temmuz hain darbe girişimi artık hiçbir şeyin eskisi olmayacağını bize gösterdi. Başta terörle mücadele olmak üzere devletin yönetimi ve refleksleri konusunda önemli değişiklikler olmaya başladı. Başkanlık Sistemi ve yeni Anayasa söylemleri uzun süredir tartışılıyordu. Özellikle Sayın ERDOĞAN’ın seçilmesinden sonra mevcut yasal statü ile fiili durum arasında uyumsuzluk telafi edilemez hale geldi. Genel Başkanımız bu uyumsuzluğun giderilmesi amacıyla bir çağrıda bulunarak ‘Başkanlık Sistemine’ milletin de destek vermesi halinde karşı olmayacaklarını ifade etti. Genel Başkanımızın buradaki asıl maksadı yasal statü ile fiili durum arasındaki uyumsuzluğun giderilmesiydi. Bu uyumsuzluk Türkiye gibi ciddi ve köklü bir devlet geleneği olan ülkeye yaraşmıyordu. Nitekim kamuoyunun da takip ettiği şekilde çeşitli görüşmeler ve temaslar neticesinde Sayın Başbakan teklif taslaklarını Genel Başkanımıza sundu. Bu konuda iki parti de teknik düzeyde çalışmaları olgunlaştırmak için görevlendirmeler yaptı. Türkiye’nin bir rejim ya da yönetim krizine düşmeden sorunlarını demokratik yollardan çözmesi gerekmektedir. Partimizin bu konudaki tavrı nettir ve daima milletin yararı ve tercihi öncelenmiştir. Hem FETÖ badiresi ve belası ile hem de bölücü terör organizmaları ile mücadele hayati bir önem arz etmektedir. Bunun yanında ekonomik büyüme ve istikrarın dünya konjöktüründe yaşanan değişimlerden etkilenmeden sürdürülmesi de elzemdir. Peki bu sisteme geçildiğinde bütün sorunlarımız çözülecek midir? Bu sistem kurtarıcı bir sistem midir? Bu sistemle yönetimde istikrar ve arzu edilen verimlilik sağlanabilecek midir? Bu sorulara cevap vermeden önce bizim parti olarak tercihimizin hala parlamenter sistemden yana olduğunu ancak yukarıda belirttiğimiz gibi mevcut durumdaki uyumsuzluğun halk tarafından da kabul gördüğü takdirde giderilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Partimize ve Genel Başkanımıza devlet ve milleti önceleyen politikalarından dolayı haksız yere hücum edilmektedir. Biz millet iradesinin ötesinde hiçbir iradeyi tanımıyor ve Allah’tan başka hiçbir güçten de medet ummuyoruz. Bize haksız isnat ve iftiralarda bulunanlara dönüp aynaya bakmalarını salık veririz. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin milletiyle bölünmez bir bütün olduğu ilkesinden hiçbir kayıt şartta vaz geçmeyecektir. Devletimize ve milletimize yönelik menfur girişimlere bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı kararlı tavır gösterilecektir. Anlaşıldığı kadarıyla AKP’nin önermesinde Partimizin hassasiyetleri gözetilmiş, mesele bir rejim krizine dönüştürülmeden fiili durum ile yasal durumun uyumlaştırılmasından ibaret tutulmuştur.   Taslak metinde ‘Başkan’ yerine ‘Cumhurbaşkanı’ ibaresinin geçtiği bizatihi Genel Başkanımız tarafından ifade edilmiştir. Bu söz konusu Anayasa değişikliğinin yapılmasını en azından teknik olarak daha da kolaylaştıracaktır. Öte yandan bir kısım art niyetli kişilerin Türkiye’nin rejim değiştirdiği yönündeki isnat ve ithamlarını haksız çıkartacak, kamuoyu nezdinde psikolojik bir rahatlama sağlanacaktır.      Türkiye’nin asıl meselesinin kişi kaynaklı değil sistem kaynaklı olduğu kabul edilmelidir. Kişiye göre sistem üretmek sorunlarımızı çözmek yerine daha da ağırlaştıracaktır. Zamanın gerekleri doğrultusunda sistem üzerinde ihtiyaç duyulan revizyonlar yapılabilir. Ancak her kafaya ayrı berber ararsak bu işin işinden çıkmamız zorlaşacaktır. Partimiz bu konuda hiçbir komplekse kapılmadan demokratik yollardan Türkiye’nin hayrına ve menfaatine her girişime destek vermiştir, vermeye de devam edecektir. Politikanın kendine göre beklentileri ve sonuçları uğruna devlet ve millet yararına işlere vesile olmaktan hiç kimse bizi alıkoyamaz.İki parti arasında yapılan görüşmelerin olumlu neticelenmesini temenni ediyor ve en kısa sürede Türkiye’nin asli sorunlarına odaklanması gereğini vurguluyoruz. Bu noktada millet yolunda azimetten asla ve asla dönmeyeceğiz. Bu böyle biline. Son Söz : “ Toplu vurdukça sineler onu top bile sindiremez”