Gündem

KURUÇAY; ''TÜRKOĞLU-GÖLBAŞI ARASINDA DEPREM OLURSA 7’DEN AŞAĞI OLMAZ’

0

Kahramanmaraş ve özellikle de Türkoğlu’nun Türkiye’nin en tehlikeli deprem bölgesinde olduğunun altını çizen Jeoloji Mühendisler Odası Başkanı Mehmet Kuruçay, “Gölbaşı-Türkoğlu arasında bir deprem olursa bu deprem 7 şiddetinden aşağı olmayacak'' dedi.

Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu'nun (US-GS) verilerine göre Irak'ın güneydoğusunda yer alan Süleymaniye'de deprem yaşandı. Depremin richter ölçeğine göre 7.3 büyüklüğünde olduğu açıklandı. Süleymaniye'de 8 köyde hasar geldiği 4 kişinin hayatını kaybettiği 50 kişinin ise yaralandığı bildirildi. Irak'ın Kerkük ve Musul gibi kentlerinin yanı sıra Türkiye'den Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki bazı illerden de hissedildi. İran resmi televizyonundan yapılan açıklamada ülkenin batısında en az 6 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Irak-İran sınırında ise 350 kişinin yaşamını yitirdiği belirlendi.

KAHRAMANMARAŞ’I ETKİLEMEZ
Pazarcık ilçesine bağlı Ördekdede, Narlı mahalleleri, Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Haydarhöyük, Çiğli ve bir çok mahallenin altından geçen DAF hattı ise tarihsel dönemlere göre 500 yılda bir 7 ve üzeri deprem üretiyordu. En son 1517 yılında gerçekleşen deprem sonrası tarihi zonda hareketlilik yaşanmadı. Geçtiğimiz gün akşam saatlerinde yaşanan deprem sonrası konu hakkında gazetemize konuşan Jeoloji Mühendisler Odası Başkanı Mehmet Kuruçay, Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF) hattı ile Irak’ta meydana gelen depremin alakasının olmadığını söyledi. Kuruçay: “Süleymaniye bize çok yakın bir yer. Deprem yerin 103 KM altında meydana gelmiş. Hissedilmesi normal. Tekrar söyleyebilirim ki Irak depreminin bizi etkilemiş söz konusu değildir'' dedi.

UZMANLAR HEM FİKİR
Son zamanda meydana gelen depremler ve alınması gereken tedbirlerle ilgili bilgiler veren Kuruçay, “Kahramanmaraş’ın deprem durumuna bakıldığında, bölgedeki dep-remselliğinin ana kaynağının Doğu Anadolu Fayı (DAF) olduğu gözlenmektedir. Yaklaşık 550 km uzunlu-ğunda ve sol yönlü doğrultu atımlı bir fay olan Doğu Anadolu Fayı (DAF), KD-GB uzanımlı olarak kuzeydoğuda Karlıova (Bingöl)’den başlayıp, güney batıda Kahramanmaraş yakın doğusundan geçmekte ve daha sonra güneye doğru yönelerek Antakya’ya doğru uzanmaktadır. Anadolu’ya ait deprem kayıtları incelendiğinde KAF ve DAF’ın birbirlerini takip eden periyodik dönemler boyunca dep-remler ürettikleri yani KAF’ın üretken olduğu dönemlerde DAF, DAF’ın üretken olduğu dönemlerde ise KAF’ın suskun kalarak enerji biriktirdiği gözlenmektedir. Bu yüzyılda, Kuzey Anadolu Fay’ı (KAF) 1939 Erzincan depreminden başlayarak en son 1999 Marmara depremine kadar devam eden süreçte Erzincan’dan Marmara Denizi’ne kadar olan bölümünün segmentler (parçalar) şeklinde kırılmasına bağlı olarak çok önemli depremler üretmiştir'' ifadelerini kullandı.

DAF HATTI SUSKUN
Aynı dönemde DAF’ın suskun kalması ise, bölgede enerji birikimi evresinin yaşandığını ve gelecekte DAF’ın çeşitli büyüklüklerde dep-remler üretebileceğini göstermektedir. Dolayısı ile yakın bir gelecekte Karlıova’dan Antakya’ya kadar uzanan alanda DAF’ın herhangi bir bölümü üzerinde farklı büyüklüklerdeki depremlerin oluşması oldukça normal karşılanması gereken bir durumdur. Yani DAF’ın geçtiği alanlar ve civarı ciddi bir deprem riski altındadır. Ancak burada Kahramanmaraş için riskin biraz daha büyük olduğunu belirtmek gerekir. Çünkü tarihsel deprem kayıtlarına göre Doğu Anadolu Fayı (DAF)’nın Gölbaşı-Türkoğlu arasında kalan bölümü dışındaki tüm segmentlerinde 1800’lü yıllarda önemli depremler olmuş ve enerji boşalmıştır. Ancak Gölbaşı-Türkoğlu segmenti üzerinde MS bin114 ve bin 513 yıllarında 7 ve civarındaki büyüklüklerde depremlerin meydana geldiği bu tarihlerden sonra ise bir suskunluğun olduğu görülmektedir. Dolayısıyla bu segment üzerinde 500 yıllık bir enerji birikimi olduğu ve diğer segmentlere göre çok daha kolaylıkla kırılarak deprem üretebileceği söylenebilir.

PAZARCIK DEPREMLERİ KAHRAMANMARAŞİÇİN ÖNEMLİ
Doğu Anadolu Fayı’nın Gölbaşı-Türkoğlu segmentine oldukça yakın bir konumda olan Pazarcık civarında meydana gelen depremler ise, Kahramanmaraş açısından büyük önem taşımaktadır. Zira bu depremlerin Gölbaşı-Türkoğlu segmenti ile ilişkili olması fayın kırılmaya başladığı ve dolayısıyla bu depremlerin öncü depremler olabileceği anlamına gelecektir. Ancak yapılan incelemelerde bu depremlerin Gölbaşı-Türk-oğlu segmenti ile değil, Narlı fayı ile ilişkili olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla Kahramanmaraş ilini tehdit eden Gölbaşı-Türkoğlu segmentinin deprem üretmeye başladığını ve oluşan depremlerin bu segment üzerindeki büyük bir depremin öncüsü olduğunu söylemek mümkün değildir. Türkiye’nin güney bölümünde gözlenen deprem aktivitesinin Afrika ve Arabistan levhalarının hareketlenmesi ile ilişkili olduğu ve bu hareketlerin Anadolu içerisindeki deprem kaynağı olan faylar üzerindeki stres ve enerji birikimini arttırdığı da unutulmamalıdır.

400 YILIN BİRİKİMİ VAR, DEPREM OLURSA 7’DEN AŞAĞI OLMAZ
Toplamda 470 km olan bu fayın 100 km’lik bir bölümünden söz ediyoruz. 400 yıldan beri enerji boşaltması için bu bölgede şiddetli deprem olmamış. Arap levhasının Anadolu levhasını sıkıştırmasıyla meydana gelen enerji sürekli birikmektedir. Türkiye’de ki tüm bilim adamları şunu ifade ediyor: Gölbaşı-Türkoğlu arasında bir deprem olursa bu deprem 7 şiddetinden aşağı olmayacak. Bu sadece bizim görüşümüz değil tüm bilim adamlarının görüşü. Bu tarihten itibaren olan depremlerin oranını bilebiliyoruz. Bu tarihten önceki depremleri ise tarihsel dokümanlardan ve kalıntılardan biliyoruz. Mesela Namık Kemal Mahallesi taraflarında ki bir yerleşim yeri olan Karamaraş’ın depremle yerle bir olduğu söyleniyor. Dolayısıyla verilen tarihler her zaman için yaklaşık oranlardır. Tam tarih verebilmek pek mümkün değildir. Buna göre biz diyoruz ki bu yaklaşık 400 yıllık birikme mutlaka boşalacaktır. Bu 10 dakika sonra mı olur, 10 yıl sonra mı olur bilemiyoruz ama şunu biliyoruz ki deprem mutlaka olacaktır. Çünkü depremin ne zaman olup olmayacağını tahmin edebileceğimiz bir teknoloji henüz geliştirilemedi. Bilmemiz gereken en önemli şey Doğu Anadolu Fayına kuş uçuşu 7-8 km mesafedeyiz. Bu hatta biriken enerji en az 7 şiddetinde bir deprem üretecektir. Alüvyol zeminlere örnek vermek gerekirse bizim stadyum ve çevresi, Bahçelievler ve ovaya doğru inşa edilen yapılar gibiydi. Madem ki alüvyol zemine yapılan yüksek katlı binalar yıkıldı bizim yapmamız gereken bu zeminlere mümkün mertebe düşük katlı binalar inşa etmeliyiz ve insanların ölümüne neden olmamak için tedbirler almalıyız. Büyükşehir Belediyesi bu zamana kadar depremle ilgili yapılan denetmelerin hepsini uyguladılar.

KAHRAMANMARAŞ’TA DEPREM OLURSA DÜZCE DEPREMİNDEN AŞAĞI OLMAZ
Türkoğlu bölgesi 400 yıldan beri kırılmadı. Burada kırılmanın yaşanması ve enerjinin boşaltılması lazım. Mutlaka o deprem olacak. İki kıtayı birleştiren pay uzunluğundaki biriken enerji bir müddet sonra kuvveti yenecek ve orada sismik hareket başlayacak ve deprem olacak. Bu durum kaçınılmaz. Düzce depremi 12 Kasım’da oldu. 17 Ağustos ile arasında yaklaşık 20 gün var. 17 Ağustos depremi ile ilgili tüm bilim adamları araştırma yapıyorlardı. Gölcük depreminin sonuçlarını, nasıl olduğunu bilim adamları araştırıyordu. Dünyanın her tarafından bilim adamları gelmişti ev Türk bilim adamları ile birlikte araştırma yapıyorlardı. Gölcük ve Düzce arasında 150-200 kilometrelik bir mesafe var. Ama araştırma yapılmasına rağmen birden bire deprem oldu. 2.5 ay sonra olmasına rağmen fark edilmedi. Bilim adamlarının bizzat orada olmalarına rağmen hiçbir bilim adamı Düzce’de deprem olacağını bilemedi. 1999 yılında canlı yayınlarda o insanların haykırışlarını ve bağırışlarını anlatmak çok zor. Biz bu depremi sadece gördük ve seyrettik. Oradaki yaşayan insanların hali başka. O kadar korkunç ki, ayağı kafası kopan insanlar, yaşlılar, çocuklar. Depremden sonra anneler çocuklarını arıyor. Depremin korkunçluğu lisanla anlatılmaz. Kahramanmaraş’ta bir deprem olursa gölcük depreminden veya Düzce depreminden daha aşağı olmayacaktır. Onların yaşadığı ne sıkıntılar varsa bizde aynı şeyleri yaşayacağız. Bizim o depremlerden ders almamız gerekir. O depremlerdeki gibi insanlarımız ölmesin. Bu kadar hasar olmasın. İnsanlarımız öldükten sonra değil de ölmeden önce tedbirimizi alalım. Biz bunun telaşındayız. Yakın bir yerinde Gölcük’te bir kırık var. 7.4 şiddetinde bir deprem oldu. Yaklaşık 17 bin 800 kişi hayatını kaybetti. Binlerce insan yaralandı. Bir o kadar da maddi hasar oldu. O bölgenin İstanbul’a yakın olduğu için orada kırılmayan bir segment varsa o da tehlikelidir. Yeni Kuzey Anadolu Fayı’nın İstanbul’daki belirli yerlerinde çok derin araştırmalar yapıldı. Benim bir çok hocam o araştırmalarda görev aldı. Tüm bunlara rağmen depremin zamanı tespit edilemedi. Sonuç olarak Gölcük’te deprem oldu ve o fayın bir kısmı kırıldı. Yani bunun sonucunda bir deprem oldu ve oradaki enerji birikimini bir nebze de olsa boşalttı diyebiliriz. 400 yıldan beri Türkoğlu, Gölbaşı segmenti kırılmadı. Burada yaklaşık 400 yıldan beri bir enerji birikiyor. Bu enerjinin birikmesi doğal bir olaydır. Kıtalar mutlaka hareket ediyor. Yerin merkezinde bir sıvı çekirdek var ve bu enerji üretiyor. Bu enerji kıtaları iterek depremlerin oluşmasını sağlıyor. Bu kaçınılmaz bir doğa olayıdır. Biz bilim adamları olarak bunu böyle düşünüyoruz. Biz bu tip konularda devletin de insanlarında hadise olduktan sonra harekete geçtiğini görüyoruz. Tekrar söylüyorum. Şehrimizin üzerinde bulunduğu fay hattında 400 yıldan beri birikmiş bir enerji var ve bu çok tehlikeli. Türkiye’nin en tehlikeli deprem bölgesindeyiz. Bunu sadece ben söylemiyorum bu konu ile ilgilenene bütün hocalarım benimle aynı düşüncede. Biz bu konuştuklarımızı bilimsel gerçeklerle anlatıyoruz. Şu da bir gerçek ki birisi çıkıp da 3,5 yada 7 yıl içeresinde bir deprem olacak derse bilin ki yanlış bilgi veriyordur. İlmi kariyeri olmayan kişilerin verdiği bilgilere itimat etmemek lazım.

DEPREM SİGORTALARI FORMALİTEDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL
Bunu devlet kamu spotlarıyla bir şekilde insanlara anlatmaya çalışıyor. Bunun yanında bizler deprem sigortası yaptırıyoruz ki bu formaliteden başka bir şey değil. Binalar yapılırken deprem kontrolü için yapılan incelemeleri son derece dikkatli ve özenli bir şekilde yapmalıyız. Biz bu zamana kadar devletin kamu spotları dışında deprem gibi ciddi bir konuda bilgi verdiğini görmedik. Kamu spotu da sadece belirli saniyelerden oluşun bir kısa film. İnsanlara bu kısa sürede bu tür şeyleri öğretemezsiniz. Böyle bir ciddi konunun yani deprem anında yapılacak şeylerin daha ciddi bir şekilde insanlara anlatılması gerekiyor. Genel olarak balkonlardan uzak duracaksınız, binanın orta yerinde durmalıyız. Bu noktada insanlarda deprem bilinci oluşturursak bu tür eğitimler çok daha kolay olur. Biz depremi yılda sadece iki defa hatırlıyoruz. Bu çok yanlış bir şey. Vatandaşın depremi her gün hatırlayıp önlemini ona göre almalıyız. En azından vatandaşın alacağı evin konumunu ve sağlamlığını en iyi şekilde kontrol etmesi ve ettirmesi lazım. Evin odalarını genişliğine veya konforuna değil evi nerede aldığına, evin sağlamlığına bakılmalıdır. Biz binaların yıkılmaması için gerekli önlemi almalıyız. Beton, demir, çimento özellikleri daha iyi araştırılırsa kolonlar ve kirişler kalınlaştırılır. Ama burada bilinmeyen bir şey var. Zeminde oturmalara mani olunamaz. İstenildiği kadar kalın kolon kirişlerle betonlarla bina üretilirse deprem dalgaları yayılması esnasında bina mutlaka sarsılacaktır. Beton gevrek bir malzemedir. Bir taraf yarım bir taraf bir metre oturulduğu zaman kırılacak. Depremin süresi 35-40 saniye. Gölcük depremi 45 saniye sürdü. Depremlerde 45 saniye uzun bir süre. 10 saniye olsaydı o kadar hasar olmazdı. Deprem devam ederken kılcal çatlaklar oluşur. Arkasından büyük çatlaklar, büyük çatlaklardan sonra beton yığınları dağılır. Onun dağılmasına mani olunamaz. Özel idare binası yapılırken çok sağlam zemin etüdü yapıldı. Yaklaşık 25 metre derinlere doğru fore kazıklarla bina yer altına bağlandı. Özel idare binası bir ağaç kökü gibi yer altına bağlandı. 25 metreye kadar temel sondajları açıldı. Sondaj kuyular açıldı içeriye demirler gömüldü. Büyükşehir belediyemizde yapılırken önlemlerini aldı ve aynı şekilde inşa edildi. Kazılı demirlerle, sağlam temellerle bina desteklendi. Her daire 500 binden aşağı mal olmaz. Ne kadar önlem alınırsa alınsın taneli ve alüvyon zeminler üzerinden inşa edilen binalar deprem dalgalarının titreşimi esnasında mutlaka hasar görecektir.''
(Haber: Kahraman KAR)