Naci Görür’den “yerinde dönüşüm projesi” açıklaması Naci Görür’den “yerinde dönüşüm projesi” açıklaması
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) organizasyonunda Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın katılımıyla düzenlenen toplantıda Kahramanmaraş dahil 6 ilde görev yapan basın mensupları biraraya geldi.

Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından Kahramanmaraş’ta düzenlenen toplantıda Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman, Malatya ve Kilis'te görev yapan basın mensupları bir araya geldi. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın yanısıra, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca ile Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Yakup Karaca’da katıldı.
Kahramanmaraş ve bölge illerde ki gazetecilerin katılımıyla MADO Sarayı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Başbakan Yardımcısı Kaynak, Yerel basının önemine dikkat çekerek devletin işgal edildiği dönemlerde yerel basının istikbal mücadelesine katkı sunduğunu ve 15 Temmuz darbe gecesinde yine basınla birlikte mücadele ettiklerinin altını çizdi. 15 Temmuz gecesi yine basın mensuplarının hangi siyasi görüşü taşırsa taşısın hangi rengi taşırsa taşısın tüm benlikleriyle devletin bölünmez bütünlüğüne sahip çıktığını işaret eden Kaynak, o gece tüm olumsuz şartlara rağmen yayınlarına devam ettiklerini belirtti. Başbakan Yardımcısı Kaynak, “Devlet işgal edilmiş, boğaz sularında yabancı gemilerin dolaştığı dönemde yerel basınımız kıt imkanlarla, yoklukla, yasaklarla halkımızı bilgilendirmeye istiklal mücadelemize katkı sağlamışlardır. Anadolu'da çok çeşitli önemli basın mensuplarımız, yazarlarımız olmuştur. Halkımızı şimdiki gibi iletişim araçları olmayan dönemde İstiklal Harbi'ne motive etmiştir. 15 Temmuz hain darbe girişiminde de birlikte mücadele ettik. O darbe girişimi gecesinde cumhurbaşkanımızın gerçekten cesareti, başbakanımızın serinkanlı yönetimi, halkımızın kahramanlığı önemli faktördü. Ama şunu da unutmayalım; yereliyle, ulusalıyla bizim basınımız hangi siyasi görüşü taşırsa taşısın hangi rengi taşırsa taşısın istiklal ve istikbaline, devletin bölünmez bütünlüğüne sahip çıktı. O gece bazı basın yayın organları helikopterlerle, tanklarla ve askerlerle baskına uğrarken aynı İstiklal Harbi'nde olduğu gibi o zor şartlarda yayınlarına devam ettiler. O yüzden basınımızın kurtuluş harbindeki ve 15 Temmuz'daki tutumları itibariyle basının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır'' ifadelerini kullandı.

“YEREL BASIN GELİŞİYOR''
AK Parti hükümeti olarak basına çok büyük önem verdiklerini ifade eden Kaynak, yerel ve genel basının gelişimi için ciddi destekler sunduklarını söyledi. 15 yıldan bu yana yerel basının önemli gelir kaynağı olan kamu ilanlarını alması için AK Parti hükümetinin çalıştığını belirten Kaynak, basının öneminden sıklıkla bahsetti. Son 200 yılın önemli olaylarından biriyle karşı karşıya olduğumuzu işaret eden Kaynak, “Önemli bir eşikteyiz. Son 200 yıllık siyasi tarihimizin en önemli hadiselerinden biriyle daha karşı karşıyayız. Son 200 yılı bilerek söyledim. Bizim bir önceki devletimiz Osmanlı dönemi zayıflamaya doğru yol aldıkça hep ıslahat akla gelmiştir. Hep bir reform yapma akla gelmiştir. 2002'den bu yana kalkındırmak, özgürleştirmek istiyoruz. Kalkındırmak istediğimiz Türkiye'nin başarılarının kalıcı hale gelmesi için anayasa değişikliği gündemde. Son 200 yılın önemli eşikleri var, bunlardan birisi de 16 Nisan olacak'' diye konuştu.

“TUTUKLU GAZETECİ YOKTUR, TUTUKLU SUÇLULAR VARDIR''
“Türkiye’de tutuklu gazeteci yoktur, Türkiye'de tutuklu suçlular vardır'' diye konuşmasına devam eden Kaynak, Ülkede basın özgürlüğünün olduğunu ancak, terörün maşalığını yapmaya kalkanlara izin verilmediğinin altını çizen Kaynak, şu ifadelere yer verdi: "AK Parti bir yandan da basının önündeki engelleri kaldırarak bugünlere gelmiştir. Türkiye'de özgür basın var ama Türkiye'de hiçbir basın mensubu, basın mensubu sıfatıyla terör örgütlerinin üyeliğini, maşalığını ve teröristlik yapmaya hakkı yoktur. Türkiye'de tutuklu gazeteci yoktur. Türkiye'de tutuklu suçlular vardır. Kim tarafından tespit edilmiştir, tabii ki mahkemeler tarafından. Bunların içinde banka soyguncuları var, gasp eden var, terör örgütü mensubu olduğu net olarak tespit edilen ve tabii ki kendini gazeteci diye tanıtan insanlar var. Son hadiseler de göstermiştir ki bize hiç kimse özgürlük dersi vermesin bize. 'Basın özgürlüğü Türkiye'de uygulanmıyor' diye sorgulanırken, Almanya, Hollanda ve AB tarafından. Son dönemde yaşanan rezalet tüm dünyanın gözü önündedir. Basın özgürlüğü aslında ifade ve haber alma özgürlüğünün birer parçasıdır. Şimdi düşünebiliyor musunuz, medeniyetin beşiği olan Avrupa, insan hakları, özgürlükler ve demokrasi üzerinde yükselen Avrupa, dini sembollerle insanların çalışmasının engellenebileceğine hükmetti. Dünya diplomatik pasaport sahibi bir kadının kendi ülke toprağı sayılan konsolosluğa girmesi, atlarla, itlerle engellenmesine şahitlik etti. Bugün gazetelerde var. Adeta dünyanın en azılı teröristi yakalanmış gibi fotoğraflar yansıdı. Yine ba-sın mensuplarına teşekkür ediyoruz. O fotoğraflara ibretle bakmakta dünya. Dünyaya ırkçılığı, faşizmi, Nazizmi, her türlü kötülüğü, sosyalizmi, komünizmi ne kadar kötülük varsa, ne kadar insanlığın felaketine yol açan şey varsa bunları hediye eden Avrupa, şimdi de İslam düşmanlığında başı çekmektedir.

“TÜRKİYE'NİN İSTİKRARINI KALICI HALE GETİRMEMİZ LAZIM''
Mevcut sistemin krizlere meydan çıkardığını dile getir Kaynak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu sistem krizlere gebe bir sistemdir. Muhakkak suretle krizler doğuracak bir sistemdir. Türkiye Meclisine, cumhurbaşkanı seçtirmedikleri için anayasasını değiştirerek cumhurbaşkanını bizzat halkın seçmesinin önünü açtı. 10 Ağustos 2014'te Türkiye ilk defa kendisinin seçtiği bir cumhurbaşkanıyla tanıştı. Bir yandan halkın doğrudan seçtiği bir cumhurbaşkanı olacak bir yandan da halkın doğrudan seçtiği bir başbakan. Bu sistemin kriz çıkarmaması mümkün değildir. O sebeple 15 Temmuz hadisesi bize göstermiştir ki Türkiye'nin istikrarını kalıcı hale getirmemiz lazım. Çünkü bu bir beka meselesidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin istikrarı sürekli hale getirecek bir sistem inşa edecek. Yeni anayasa ülkenin en önemli zenginliklerinden gençleri tamamen siyasi hareketin içine çekecektir.''

“YAŞLI AVRUPA, GENÇ TÜRKİYE''
Avrupa’yı ''Yaşlı Avrupa’ diye tanımlayan Kaynak, Türkiye'de 18-25 yaş arasında tam 7,5 milyon gencin yaşadığını dile getirerek bunun bizim için bir zenginlik olduğunu ifade etti. Kaynak sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Ben bir anamuhalefet liderine, 'yalan söylüyorsun' demekten edep ederim. Ama gerçekten büyük yalan. TBMM'de 3 dönem 2002-2015'e kadar milletvekilliği yapmış hala emekli olamamış milletvekillerimiz var. Neden? Çünkü o kıyak emeklilik dönemi geride kaldı. Artık diğer vatandaşlarımız gibi milletvekili de olsa vali de olsa rektör de olsa paşa da olsa o yaşı beklemek zorunda. Anamuhalefet partisi liderine yakışır mı böyle yalan. Anamuhalefet partisine yakışır mı 'yargının tek belirleyicisi olacak' demek. Ben hukukçuyum. 2010'de anayasa değişikliği sırasında da Meclisteydim, Adalet Bakan yardımcılığı yaptım. Şu anda Cumhurbaşkanı HSYK'ya 4 üye verebiliyor. Yeni getireceğimiz sistemde de böyle. 4,5 olmuyor ki... 13 üyeli HSYK'nın 7 üyesini Meclis seçecek. İlk defa milletin temsilcileri, milletin yargısını yönetecek birimi oluşturmaktadır. Türkiye'de 450 milletvekili sayısını 550'ye çıkaran anayasa değişikliğinin altında CHP'nin imzası vardır. O sebeple 'bu Mecliste milletvekili sayısı çoğaltılıyor, Mecliste 18 yaşında milletvekilleri olacak ve askerlikten muaf olacak...' Yapmayın Allah aşkına. Sanki bütün parlamento 18 yaşındakilerden oluşacak. Sanki 18 yaşında kendi çocuklarımız milletvekili olacak. Biz 18 yaşında milletvekilliğinin önünü açarken, sadece erkekler mi milletvekili olabilir mi diyoruz. Kız-larımız, kadınlarımız da milletvekili olabilir. Yani olay kendi içerisinde bir mantık hatası taşımaktadır."

AKARCA: “TÜRKİYE TEK BAŞINA YAPIYOR''
Toplantıda basın mensuplarına hitap eden Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca da son 15 yılda yapılan atılımlarla insan hakları, demokrasi ve tüm imkanlar açısından büyük gelişmeler olduğunu ifade etti. Türkiye'de 3 milyondan fazla sığınmacının ağırlandığına işaret eden Akarca, dünyanın hepsinin bir araya gelip yapamadığını Türkiye'nin tek başına yaptığını vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak'ın, Türkiye için çok önemli olan projeleri yürüten bir bakanlığın başında bulunduğunu belirten Akarca, "AFAD olsun, TİKA olsun çok büyük projeler gerçekleştiriyor. Kanada'nın Başbakanı bir mültecinin yanağını okşadığı zaman bu gazetelerin birinci sayfalarında yer alır. Türkiye 3 milyondan fazla mülteciyi barındırıyor, eğitim ihtiyacını karşılıyor. Tüm ihtiyaçlarını sağlık ihtiyaçlarının hepsini karşılıyor. Büyük paralar sarf ediyor. Fakat dünyada yeteri kadar bilinmediğini ya da bilinmek istenmediğini görüyoruz." dedi.
(Haber:Ahmet GÜNEÇIKAN)

Editör: TE Bilisim