Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçesi sınırlarında bulunan Gavur Gölü, yalnızca su bitkilerine, yüzen adacıklara, kuşlara ve kurbağalara değil, binlerce yıl önce Maraş Fili’ne bile yaşam alanı olmuş köklü bir doğa mirasıdır. Yaklaşık 2000 yıl öncesine kadar bölgede Afrika ve Asya fillerine benzer devasa hayvanlar dolaşırken, göl çevresi o zamanlardan bu yana canlı hayatı destekleyen bir kaynak olmaya devam ediyor. Gavur Gölü’nün hemen yakınında yer alan Domuztepe Höyüğü, insanlık tarihine ışık tutan bulgularıyla dikkat çekiyor. Arkeolojik araştırmalar, bu yerleşim yerinin 8000 yıl öncesine uzandığını ve henüz ilk şehirlerin ortaya çıkmadığı dönemde, birkaç bin kişilik nüfusuyla dünyanın en büyük yerleşimlerinden biri olabileceğini gösteriyor. Doğal yapısıyla Ürdün Graben Sistemi’nin kuzeydeki son halkasını oluşturan Gavur Gölü, Akdeniz’in doğu kıyısında kuzey-güney doğrultusunda uzanan iki dağ silsilesi arasında yer alan bir çöküntü alanında bulunuyor. Batıda Kuzey Amanos Dağları, doğuda Büyükmine Platosu, güneyde ise Emirmusa Tepe ile çevrili olan bu sulak alan, hem doğal güzelliği hem de jeolojik konumuyla dikkat çekiyor.

Türkoğlu’nda Parklar Yenilendi, Eğlence Katlandı
Türkoğlu’nda Parklar Yenilendi, Eğlence Katlandı
İçeriği Görüntüle

GÖÇMEN KUŞLARIN UĞRAK NOKTASI TÜRKOĞLU’NUN YAŞAM KAYNAĞI

Ceyhan Irmağı’nın kollarından Aksu Nehri havzasında yer alan Gavur Gölü; Kar Deresi, İçerisu Deresi ve Koca Deresi’nden besleniyor. Sonbahar yağışlarıyla genişleyen göl, ilkbaharda maksimum 6 metre derinliğe ulaşıyor. Tarih boyunca bazen tamamen kuruyan bazen yeniden canlanan göl alanı, bir zamanlar 5585 hektarlık genişliğe ulaştığı biliniyor. Bölge, Afrika’dan Avrupa ve Asya’ya uzanan kuş göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle, yüzlerce yerli ve göçmen kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Göç yolculuğu sırasında kuşların konakladığı ve beslendiği bu sulak alan, aynı zamanda ekosistemin devamlılığı açısından hayati bir rol üstleniyor. Geçmişten bugüne doğa ve insan yaşamına kaynaklık eden Gavur Gölü, Türkoğlu’nun yalnızca doğal değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel zenginliklerinden biri olarak öne çıkıyor.

Muhabir: Ayşegül Dokuyucu