Bu gün Öğretmenler Günü. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ‘Başöğretmenliği’ kabul edişinin 88 inci yıldönümü. İstikbalimizin sahibi ‘yeni nesli’ yetiştiren öğretmenlerimizin en mutlu, en anlamlı günü kutlu olsun.  Bu gün vesilesiyle bütün öğretmenlerimize saygı ve şükranlarımızı sunuyorum. Büyük Atatürk’ün dediği gibi ‘yeni nesil öğretmenlerimizin eseri olacaktır.’ Aydınlık geleceğimizin hazırlayıcısı bütün öğretmenlerimizin önünde saygıyla eğiliyorum. 15 Temmuz darbesinin oluşturduğu tahribatı telafi etmeye çalışırken bu sefer de ekonomik dalgalanmalarla boğuşmaya başladık. Sanki Amerika’da seçim yapılmadı da dünyaya kuyruklu yıldız çarptı. Trump’un başkan seçilmesi belki sürpriz oldu. Piyasalar bu ihtimali neredeyse hiç öngörmemişti. Bu sebepten de fiyatlayamadı da diyebiliriz. Ancak 8 Kasım tüm dünya için bir milat oldu. Trump’un diğer vaatleri gölgede kaldı emtia fiyatlarından kurlara kadar dünya beklenmedik tusunamiye tutuldu. Şimdi herkes bu dev dalgalardan nasıl kurtulacağını düşünüyor. Ekonomik dalgalanmalar ABD’nin yeni başkanının seçilmesinden daha önemli hale geldi. Gelelim bize. Dolar 8 Kasımdan sonra TL’ye karşı % 20 dolaylarında değer kazanarak 3.40 sınırına dayandı. Kimse ne olduğunu pek de anlayamıyordu. Hükümet ilk önce durumun vahametini kavramak yerine artışların tüm dünyada olduğunu söyleyerek meseleyi geçiştirmeye çalıştı. Dolar tüm para birimleri karşısında değer kazanıyordu ancak bu durumdan en çok bizim gibi gelişmekte olan ülkeler etkilendi. Türk Lirası, Brezilya Reali, Güney Afrika Randı ve Meksika Pesosu doların yükselişinden en çok etkilenen para birimleri. Doların nereye gideceğini henüz bilmiyoruz. Hükümet meseleye yeni uyanmış olacak ki EKK’yı toplama kararı aldı.  Makroekonomik verilere bakıldığında ekonomik istikrarın bozulmadığı gözüküyor. Ancak ekonomimizin son derece kırılgan olduğunu da biliyoruz. Şayet TL’nin değer kaybı devam ederse başta işsizlik olmak üzere enflasyonla boğuşacağımız günler de yakın demektir. Bu kötü senaryo vatandaşa vergi ve zam olarak geri dönecektir. Türkiye’nin çıkarları hepimizin çıkarlarından daha önemlidir. Genel Başkanımız Salı günkü grup toplantısında “biz krizden medet umacak, hükümet kaybetsin de, nasıl kaybederse kaybetsin anlayışında değiliz, hiç de olmadık” demiştir. Doğru anlayış bu anlayıştır.  Genel Başkanımız “Türkiye ekonomisi bir fırtınaya yakalanırsa bundan hepimiz zarar görürüz” demiştir. Biz bu düşüncedeyiz. Hükümetin bu anlayışla gerekli tedbirleri süratle alması ve kamuoyunu doğru bilgilendirmesi lazımdır. Artık 1 USD 1 TL olacak türü zırvalara kesinlikle pirim verilmemelidir. Ekonomik istikrarın bozulması siyasi istikrarın sürdürülmesini zorlaştıracaktır. Bir taraftan FETÖ darbe girişiminin oluşturduğu tahribatlar, diğer taraftan ekonomide yaşanan ve yaşanabilecek olumsuzluklar, içeride terör örgütü PKK, sınırımızda bu melanetin uzantısı PYD gibi istikrarsızlık unsurları sürekli olarak tehdit oluşturmaktadır. Be belalar ancak basiret ve dirayetle önlenebilir. Hamasete dayalı söylemler meseleyi çözmekten öte daha da kötüleştirecektir. Bizim bir tane ülkemiz var. Onun selameti vatandaşlarımızın mutluluk ve refahı tek önceliğimizdir. Gemi karaya oturduktan sonra akıl veren çok olur. İnşallah gemi karaya oturmaz.

 

Son Söz: “Demir tavında dövülür”