Bilim insanları çok uzak olmayan gelecekte MARS’a yolculuk başlayacak diyor. Hemen heyecanlanmayalım biletler daha satışa çıkmadı ancak Mars’ta hayat olabileceği ihtimali giderek güçleniyor. Amerikan Uzay Dairesi NASA 2018 de kızıl gezegene astronot göndermeyi planlıyor.

 

Canımıza tak etmişti dünyanın dertleri, artık kurtulma ihtimali belirdi! Ver elini uzay… İnsanlık hayat serüvenine bambaşka bir yerde devam edecek.

 

Geleceğe dair hayal kurmak, ümitli beslemek insanı rahatlatıyor. Hâlbuki aynayı içimize tuttuğumuzda hiç de rahat olmadığımızı görüyoruz. Ayna bize çok da sevimli şeyler söylemiyor. Hayatınızın orkestrasında yer yer hatta yüksek sayılacak tonda bozuk akortlar var diyor ayna!...

 

Elbette gündemden kopamayız. Yaşadığımız hayatın gerçekleri var. Ancak bize fayda getirmeyecek suni gündemden de uzak olmalıyız. Dün, dünde kaldı, artık yeni şeyler söylemek lazım diyor ya Hz. Mevlana. Düne takılıp kalmak, bugünü, yarını dünle tanzim etme düşüncesinden de hızla kurtulmalıyız.

 

“Dünle beraber. Gitti cancağızım. Ne kadar söz varsa. Düne ait.” Geri getiremeyiz dünü. Artık önümüze bakalım. Doğrular, yanlışlar, hatalar, kusurlar hepsini bir tarafa bırakalım. Önümüzde bizi bekleyen daha güzel günler var. Sürekli arkamıza bakmak yerine daim ÖNÜMÜZE bakalım.

 

Diyor ki Akif Âtiyi (gelecek) karanlık görerek azmi bırakmak... Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.” Ancak bu şuurla milletin de ümmetinde hatta tüm insanlığın da umudu olabiliriz. Azim ve kararlılıkla, birlik ve beraberliğimizi bozmadan daima ileriyi hedefleyerek yol almaya çalışmamız lazım.

 

Düşmanlarımızın bize adalet ve merhamet göstereceğini beklemek beyhudedir. Onlar bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bize karşı saldırılarına hayâsızca devam edeceklerdir. Bizim bu saldırıları ancak düne takılmadan, birbirimizi hırpalamadan başarabiliriz. Allah’ın rahmeti birlik üzerinedir. Bunu hiç unutmamalıyız.

Tekrar Mars’a gelirsek… Orada hayat olur mu, olursa insanlık Mars’a göç eder mi, biz o günleri görür müyüz bilemiyoruz. Ancak her kayıt ve şartta biz işimize bakmalıyız. Tarihten istifade edilir ancak tarihle yaşanmaz. Tarih bir tecrübedir, yerine göre bize ışık olur, hatalarımızı ve yanlışlarımızı bize gösterir. AYNA’dır kısaca tarih.

 

Aynadır fakat… Gençliğimizde aynada gördüğümüz kendimizle, yıllar sonra aynada gördüğümüz kendimiz hiçbir zaman aynı olmayacaktır. O sebepte aynayı da daim yerli yerince tutmak ve aynadaki görüntülere aldanmamak, hiddetlenmemek gerekir.

 

Bütün bunları Sayın Cumhurbaşkanın LOZAN tartışmaları için söyledik. Sorgulamak, hesaplaşmak iyidir. Ancak devlet adamları bunu olgunlukla ve belirli bir düzlemde yapmalıdır.

 

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin veciz ifadesiyle “Biz ne Atatürk’ten vazgeçeriz, ne de 2.Abdülhamid’i ihmal ve inkâr ederiz.

 

Mustafa Kemal Atatürk, 2.Abdülhamid’in yönetimi altında yetişmiş, parlamış, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş ilk Cumhurbaşkanımız ve Türk milletinin yüz akı bir liderdir. Birinin bıraktığı yerden, diğeri devam etmiştir.

 

İki Türk hünkârı olan; Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim arasındaki kapanmayan uçurum ne kadar hamakat ve hezeyansa, Atatürk ile 2.Abdülhamid arasında husumet çıkarmak, birini diğerine tercih etmek o denli zeka özrü, şuur eksikliğidir. Tarihi şahsiyetlerimizi çatıştırmak emin olun düşmanları tebessüm ettirecektir.”

 

Kısaca Devletimize hizmet etmiş insanları saygı ile yadetmek bizim ahlaki ve örfi sorumluluğumuzdur. Hepsi BİZİMDİR.

 

Bu milletin; ‘bir elinde bayrak, bir elinde Kur’an’ yürüyüşü Allah’ın izniyle ilelebet devam edecektir. Kimse bu kervanı durduramaz. Ümitsizliğe kapılmaya, birbirimizi hırpalamaya gerek yoktur.

 

Son söz: ‘Birliğimiz ve dirliğimiz daim olsun’