Bazı maçlar vardır, ligin kırılma noktası olan, Tepecik maçı da öyle bir maçtı. Kahramanmaraşspor’un geçen senelerin aksine üzerine yapışmış “müsvedde futbolcu” kartvizitini bile hak etmeyen sahte kişilerden arınmış, oynamaya acıkmış, galip gelmek için kişiliğim ve karakterimi yeteneklerimle de harmanlayacağım diyen aslanlarla sahaya çıkmıştı. Hiç kolay değildi böyle bir maçta oynamak. İlk 3 hafta gol atamadan 8 gol yemiş puanı bile yok iken puan cetvelinin en sonuna tırnaklarıyla zor tutunmuş psikolojisi, aslında yenmek zorunda kaldığın Tepecikspor’dan daha büyük bir engel idi. Ama bu maç, kaybetme korkusu ile yitirilen özgüven ve bozulan psikolojinin düzeltilmesi ve hak ettiğimiz itibarımızın tekrar kazanılması için de önemli bir fırsattı. Aynı anda hem Tepecikspor hem de bulunulan psikolojik durumla mücadele etmek zordu. Ama 90 dakika sonunda boncuk, boncuk terleri ile sahaya 3 puan benim diyen Maraş motifleri çizmiş, alın terlerinin hazzını yaşayan aslanlar vardı. Çünkü “Zafer inanlarındı”. Erken gelen gol takımın stresini, enerjiye dönüştürmüş ve bu moralle de gelen 2. gol takımın devre arasında rahat girmesini sağlamıştı. Ancak “acaba buradan maçı verir miyiz” fikri zihinlerde dolaşınca, ayaklarda dolaşmaya ve skoru korumaya çalışma, Tepecikspor’un durumu eşitlemesine neden oldu. Korner ve yan toplardaki zafiyet hafta içinde çalışılacak ders konusunu belli etti. Yan top çalışması. Rakip kafa topu paslaşarak gelse bize gol atabilecek durumdaydı. Muhammet girince bir nebze kafa topu vurur gibi olmaya başladık. Mehmet hocanın sahada arkadaşlarına eşlik etmeyen Uğur’u keşfetmesi biraz zaman aldı. Bir de gol attıktan sonra ben bundan sonra karışmam diyen Kayhan vardı. Kayhan el kaldırmış ben çıkabilirim ikazını verir iken Yakup’un ise sakat değilse oyundan neden alındığı ise hala gizem konusu !!! Sağ kanatın mavi boncuklu oyuncusu Selçuk’un bir şeylerin hesabını görme çabasıyla hırsla karışık inatçı ve hareketli akınlarını kesmek için orta saha başlayan çabuk ve hızlı futbolcusu Hüseyin’i sağ beke alsa da, maç böyle biter diyenlerin inadına kafayla topu ağlara gönderdi ve Kahramanmaraşspor’u lige geri döndürdü. En önemlisi de dipte olmamanın psikolojik rahatlamasını. Kale direkleri ile dost Mesut, Selçuk ve Kazım’ın da iyi göründükleri maçta takım olarak iyi mücadele ettik, daha çok istedik, hak ettik, kazandık. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Birde şu küpeyi takmak isteyenlere, hediye etmek isterim: Rakip sahada şeref tribünlerinde değil. “Küçük bir kıvılcım söndürülemeyen yangına dönüşebilir”…Kalın sağlıcakla…